Buda Heykeli |
Buddha 'nın yaşamı
Buddha'nın yaşamı üzerine çeşitli
şeyler söylenmiştir. Ama bu
yaşamın ana çizgileri yeterince
açık görünmektedir. Daha sonra
Buddha (Aydınlanmış kişi) olarak
tanınan Siddhartha Gautama (yaklaşık MÖ 563-483), Sakya'lar
kralı Suddhodana'nın ve kraliçe
Maya'nın oğluydu. Doğum yeri,
Ganj vadisinin kuzey kesiminde ve
yaşamının ilk yıllarını geçirdiği
Kapilavastu yakınlarındaki Lumbini'ydi.
Sakin bir çocukluk döneminden
sonra, insan yaşamının
acılarından etkilenen genç prens,
düşüncelere dalarak yüce hakikati
bulmak için geçmişiyle bütün ilintisini kesti. Yurdundan gizlice ayrıldı ve yıllarca dünyadan el
etek çekmiş durumda yaşayarak
güney Bihar'da Gaya yakınındaki
Bodhgaya'da, kutsal incir ağacının
altında 'aydınlanmaya' ulaştı.
Burası daha sonra Buddhacılığın
en kutsal yerlerinden biri durumuna
gelmiş ve ağaçtan alınan filizler
başka Buddhacı ülkelere götürülerek yeni ağaçlar yetiştirilmiştir.
Kısa bir süre sonra, Buddha 'yaşam
tekerleği' ni harekete geçirerek Varanasi
yakınında Sarnath Geyik
Bahçesinde ilk konuşmasını
yaptı.
Buddhacılık, insan nefsini körletme
ile herhangi bir şeye düşkünlük
göstermenin her ikisinden
de kaçınmayı öğütleyen bir Orta
Yol öğretisiydi. Hinduizmin temel
kavramlarını (yeniden doğuş ve
Kharma yasasını; yani bir insanın
eylemlerinin, alın yazısını doğrudan
doğruya denetim altına aldığı
görüşünü) benimsemişti. Ama kurtuluşa
ulaştıracak yol olarak ahlak
bilgisi üzerinde önemle duruyordu.
İsteklerden sıyrılmak, doğru yaşamanın
ve eylemin sekiz yanlı soylu
yolunu izlemekle gerçekleştirilebilirdi.
Bunun sonucu olarak, yeniden
doğuşun ulaştırdığı mutluluk
durumuna, yani nirvana'ya varmak
mümkün olabilirdi. Nirvana ideali, en iyi biçimde, manastır disipliniyle gerçekleştirilebilirdi. Ama
rahipler topluluğu Sanghal, tüm
toplumun desteğini sağlamak zorundaydı.
Buddha'nın kendisi tüm doğu
Hindistan'da vaazlar verdi ve hükümdarlar
ile yeni ortaya çıkan
tacirler sınıfından yardım gördü.
İleri yaşında nirvanaya ulaştığı
zaman iyi temellendirilmiş bir rahipler
tarikatı kurmuştu, ama yazılı talimat bırakmamıştı.
Buddhacılığın yayılması
Kendi ayrıcalıklarının ortadan
kalkmasından korkan Hindu Brahmanlarının düşmanlığına rağmen
Buddhacılık, iki yüz yıl boyunca yavaş
yavaş yayıldı. Hindistan kralı
Aşoka (hükümdarlığı; M.Ö. 269 -
232 ), Buddhacılığı kabul ettiği zaman,
bu dini güçlü bir biçimde korudu
ve yayılmasına büyük ölçüde
ön ayak oldu. Zamanımıza kalmış
olan ve kutsal eşyayı korumak için
inşa edilen ilgi çekici biçimdeki yapılar,
yani Stupalar bu dönemin
ürünleridir. Aşoka'nın etkisiyle,
Buddhacılık Sri Lanka'ya da yayıldı
ve 22 yüzyıl boyunca bu bölgenin
dini olma niteliğini korudu.
Shanti Stupa |
Buddhacılık, hemen her zaman
bölünmelerin ortaya çıkmasına elverişli
bir dindi ve birlik sağlamak
amacıyla toplanan din kurultayları,
çoğunlukla amaca ters düşen sonuçlar
veriyordu. İsa'nın doğuşundan
sonraki ilk yıllarda, Büyük
Araç (Mahayana) taraftarları ile
Küçük Araç (Hinayana) taraftarları
arasında büyük bir ayrılık baş
gösterdi. Birincilerin de rahipleri
vardı ama bilgeliği ve sevecenliği
ile öteki insanlara sürekli olarak
yardım eden sıradan dindar kimse
yetiştirme ideali, bu görüşü benimseyenlerin
üzerinde önemle durdukları
bir amaçtı. Tarihsel Buddha
ve önceki Buddha'lar birer tanrı
olarak tapınma konusu oluyorlardı.
Buddha olmaya kendini adamış
olanlar Bodhisatva'lar da tanrı
olarak kabul ediliyorlardı. Buddhaların
ve Bodhisatva'ların görüntülerine tapılıyordu. Bu, daha sonra Yüce Buddha'nın görüntüsünü de
ortaya koyan Buddhacı sanatın gelişiminde
büyük ölçüde etkili oldu.
Buna karşılık Hinayana; halk öğelerini
özümlemesine ve bir ikonografi
geliştirmesine rağmen eski öğretilere
daha sadık kaldı.
Güney Asya Dışına Yayılma
Hıristiyanlık döneminin başlangıcında,
Buddhacılık Güney Asya
dışında da yayıldı. Birinci
yüzyılda Çin'e girdi ve daha sonra
Kore ile Japonya'da yaygınlaştı. Sekizinci
yüzyılda Tibet'te kökleşti ve
halk öğelerini özümseyerek Lamacılık
biçimine girdi.
Güneydoğu Asya'da da, Bengalden
kaynaklanan Mahayana etkisi
orta Javadaki Borabudur ve Kamboçya'daki Bayon gibi büyük anıtların
yapılmasında etkili oldu. Ama Burma
kralı Aniruddha (hükümdarlığı,
1044-1077}, resmi din olarak benimsediği
zaman, Binayana'nın manastır
düzeninin bir başka benzeri
olan Theravada okulunun yayılması
onbirinci yüzyılda büyük bir hız
kazandı. Bu okul, onüçüncü yüzyılda
Tayland'ın resmi dini olarak kabul
edildi ve çok geçmeden Laos ile
Kamboçya'da yaygınlaştı.
0 yorum:
Yorum Gönder