Arkeolojinin Tarihsel Gelişimi

arkeoloji
 İnsanın kendi uzak geçmişine duyduğu ilgi, Rönesans ile birlikte etkinlik kazandı. Ancak atalarımızın kimler olduğunu öğrenme dürtüsü oldukça eski sayılabilir. Örneğin son Babil kralı olan Nabunaid, kendi krallığından 3200 yıl öncesine ait bir tapınağın temel taşının altını kazarak hangi tarihte yapıldığını bulmaya çalışmıştı.

Rönesans Sırasında Arkeoloji


Rönesans sırasında iki önemli olay meydana geldi. Lucretius’un De Rerum Natura’sı (Doğa Üstüne) gibi klasik yazarların yapıtları, matbaa sayesinde yaygın biçimde okunmaya başladı. Böylece bu yapıtlarda Taş, Tunç ve Demir devirlerinin ve toplumun vahşilikten barbarlığa oradan da uygarlığa geçişinin tartışılması, zamanın eğitim görmüş zihinlerine iyice yerleşti. Ayrıca keşiflerle, Taş devrinde olan ya da daha yeni Tunç devrine giren (Aztek uygarlığı gibi) Yeni Dünya Amerika ortaya çıkarıldı.


Rönesans geleneği İtalya’dan kuzeye doğru, Fransa’ya ve İngiltere’ye yayıldı. Bu gelenek VIII. Henry’nin Nonsuch  sarayında ifadesini buldu; Elizabeth ve I. James dönemi İngiltere’sinde Yunan ve Roma heykellerinden, vazolarından koleksiyon yapmak zenginler için moda olan  bir uğraş haline geldi.

Orta sınıflılar, ilkokullarda klasik bir eğitimden geçiyor ve Shakespeare’in bilgi alanına giren her şeyi öğreniyorlardı. Ancak mali kaynaklardan yoksun olduklarından koleksiyon yapma lüksüne sahip değillerdi. Bu nedenle ilgilerini eski eserlere çeviriyorlardı. John Leland (1506-1552) ve William Camden (1551-1623) gibi bilim adamlarının yapıtları ile birlikte eski İngiliz yapıtlarını araştırma geleneği XVII. Yüzyıl boyunca John Aubrey (1626-1697), Thomas Browne (1605-1682) ve daha sonraları William Stukeley (1687-1765) gibi ünlü kişilerle gelişmesini sürdürdü.

stonehenge
Stonehenge olağanüstü büyüklükte bir eski zaman taş anıtıdır ve öteden beri İngiltere'de büyük bir ilgi ve tartışma konusu olmuştur. Kral I. James, anıtın planlarını çıkarması için Inigo Jones'u görevlendirmiştir. Jones'un anıtı, bir Roma tapınağı olarak tanımlayan eseri 1660'larda yayınlandığında büyük bir tartışmaya yol açmış ve zamanın bilim adamları tarafından Danimarka'lılara, Sakson'lara, Druid'lere ait olduğu öne sürülmüştü. XVII. yüzyılın sonlarında anıtın druid'lere ait olduğu söylendiyse de çok daha eski bir tarihte yapıldığı tahmin edilmektedir.

Kaynaklar:


1-Bahn, Paul : Arkeolojinin ABC'si, Kabalcı Yayınevi, İstanbul 1999
2-Ana Britannica: Cilt 2, 1986
3-Gelişim Ansiklopedisi: Cilt 6, 1976

0 yorum:

Yorum Gönder