(2) Yunanistan: Mykenai Uygarlığının Genişlemesi

altın maske
Altın Maske

Milattan önce Yunanistan yazı dizimizin 2. ve son bölümü... İyi okumalar. Ayrıca ilk bölümü de bu bağlantıdan okuyabilirsiniz.

Thera yanardağının MÖ. 1450 yıllarında püskürmesiyle Minoslular güçsüz duruma düşünce, talih Mykenai’lilere güldü. O güne değin Giritliler’in denetimi altında bulunan zengin ticaret yolları artık onlara kalmıştı. Yanardağın püskürmesinden fazla bir zarar görmedikleri için, karşılarına çıkan fırsatı değerlendirmesini bildiler. Hem üstün niteliği hem de içinde bulunan hoş kokulu yağ dolayısı ile çok değer verilen küplerinin fiyatı Doğu Akdeniz’de ve Mısır’da yükseldi. Örneğin, Aknaton’un yeni Mısır başkenti alarak seçtiği Tell el Amarna’da, M.Ö. 1350 yıllarında, büyük değer kazandı. Kıbrıs’ta çıkan bakır Mykenai gemileriyle taşınıyordu. Güney İtalya’nın Toronto kenti batıya açık büyük bir ticaret limanı durumuna geldi. Buraya Kıbrıs’tan gelene ek olarak Sardinya ve Doğu Alplerden bakır ve Baltık yöresinden kehribar geliyordu. Artık Girit de Mykenai’liler tarafından işgal edilmiş ve yeni sülalenin oturacağı Knossos sarayı yeniden yapılmıştı.

Bu altın maske (M.Ö. 1550) 1876 yılında Heinrich Schliemann tarafından bulunmuştur. Bir  Mykenai’lıyı gösterir.

Bu sırada Yunan kentlerinde, güzel madeni eşyalar, çanak çömlek ve yiyecek maddeleri üretiliyordu. Kentler büyümekte, güçlenmekteydi. Surlar yükseltilip uzatılıyor, su yolları güvenilir duruma getiriliyordu. geleneksel megaron planına göre inşa edilen sarayların duvarları, fresklerle kaplanıyordu. Atreus’un Hazinesi gibi içleri zengin bir biçimde donatılan yuvarlak mezarlar (ilk kez bu dönemde yapılmıştır), dönemin yapı ustalarının mimari becerilerini gözler önüne serer.

Ticaretin, el sanatlarının ve yönetimin bu kadar yüksek bir düzeye varabilmesi için yazı gerekliydi. Girit’teki Minoslular hecelerden oluşan bir alfabe geliştirmişlerdi. Tabletler üzerine yazılan ve hala çözülememiş olan bu alfabeye arkeologlar Çizgisel A adını verdiler. Mykenai’liIer bu alfabeyi alıp (bir çeşit Yunanca olan) kendi dillerine uyarladılar.

Buna arkeologlarca Çizgisel B adı verilmiştir. İngiliz mimar Michael Ventris, 1953 yılında bu alfabeyi çözerek, Mykenai 'lilerin en azından dil açısından, klasik Yunanlıların gerçek ataları olduğunu hiç bir kuşkuya yer bırakmayacak bir biçimde kanıtladı.

Yunanistan’daki Uygarlığın Gerilemesi

Tunç devri Yunanistan’ının son evrelerinde neler olduğu kesinlikle bilinmemektedir. Bir görüşe göre, kuzeybatıdaki gözü pek komşular, yani Dorlar, güneyi istila edip, Atina dışındaki tüm kentleri yağmaladılar. Bir başka görüşe göre ise, Mykenai’de MÖ. 1200 dolaylarında bir iç savaş başladı. Truva kuşatması da bunu gösterir.

Yunan yarımadasında bu parlak dönemin ardından bambaşka bir dönem başladı. Canlı kentlerin yerini kaba saba köyler; büyük mezarların yerini basit çukurlar; seramik, gümüş yada altın eşyaların yerini sıradan kap kacak aldı. Bazen karanlık çağ olarak anılan bu dönemde görülen tek ilerleme demir eşya yapımı alanında oldu.

Atreus’un Hazinesi
Atreus’un Hazinesi

Mykenai’de kuyu mezarların yerini zamanla taş mezarlar aldı. Bu tür mezarların en güzeli, MÖ. 1320 dolaylarında yapılan, Atreus’un Hazinesi adlı mezardı. Duvarlarla çevrili bir geçitten, tümseğin içindeki anıtsal kapıya varılır. İçerde daire biçiminde oda bulunmaktadır. Buradaki kemikler ve değerli eşyalar uzun süre önce yağma edilmiştir.

Wikipedia Bağlantısı

0 yorum:

Yorum Gönder