Babiller: MÖ 2000-323

Hammurabi
Hammurabi
Ur kentinin M.Ö. 2006 yılında düşmesi ve vahşice yağmalanması, İşbi-İrra yönetimindeki Amurrular’a (Sami dili konuşuyorlardı.) İsin kentinde, iki yüzyıldan fazla egemen olan etkin bir sülale kurma olanağı tanıdı. Bundan birkaç yıl önce de, Larsa’da gene Sami dili konuşan bir sülale daha egemenlik kurmuştu. Bu iki sülale, yüzyılı aşkın bir süre için Babil’i yönetimi altında bulundurdu. M.Ö. XIX. Yüzyılın başlarında Amurrular’dan oluşan üçüncü bir sülale, Babil’de kendi iktidarını kurdu. İsinli Lipit-İştar toplumsal reformlar yaptı ve bir medeni kanun hazırladı. Çağdaşı Larsalı Gungum ise Elam’da askeri  bir zafer kazandı.  Ancak genel olarak, bu iki sülalenin dönemi oldukça olaysız geçti. Ancak M.Ö. XVIII. Yüzyılın başlarında, Rim-Sin yönetimindeki Larsa, İsin’i yenerek Babilliler’le beraber bu yörenin başlıca gücü haline geldi.

Hammurabi ve Yasaları

Babil’deki yeni sülalenin ilk beş kralı daha çok savunma sorunları, dinsel yapılar ve kanal açımı ile uğraştılar; topraklarını genişletmek için fazla bir çaba göstermediler. Başarılı askeri seferlere çıkarak imparatorluğun sınırlarını kuzeybatıda Fırat üzerindeki Mari’den, doğuda Elam’a kadar genişletmek ve Larsa’yı yenerek geleneksel Sümer ve Akkad kralı ünvanını kazanmak Hammurabi’ye düştü.

Kil Tabletler
Kil Tabletler
Gelip geçici bir imparatorluk kurma başarısı bir yana bırakılırsa, Hammurabi’nin asıl ünü yaptığı yasalara dayanır. Bu yasalar, Sami dili öbeğinden Akkad diliyle yazılmıştır. Akkad dili, siyasal gelişmelerle koşut bir biçimde o sırada Mezopotamya’nın başlıca dili haline gelmişti. Sümerce yalnızca dinsel amaçlarla kullanılıyordu; ama onun temsil ettiği Sümer uygarlığı, Samiler tarafından benimsenmişti ve gelişmesini sürdürmekteydi.

Bugüne kadar Hammurabi yasalarının uygulamasına ilişkin herhangi bir kanıt ele geçmediği gibi, bu kanunlara ilişkin herhangi bir atıfta da bulunulmamaktadır. Bu yüzden Hammurabi yasalarının önemi ve işlevi açıklık kazanmıştır. Ancak bu yasaların, farklı yönetimler altında bulunan nüfusu, belirli konularda tek bir uygulama altında toplamak amacını taşıdığı ileri sürülmektedir.

Hammurabi’den sonra gelen kralların saltanatları uzun sürdü ve barış içinde geçti. M.Ö. XVIII. Yüzyılın sonlarına doğru, Babil’e Kassitler’in saldırdıklarından söz ediliyorsa da, saldırganın Hitit kralı Mursilis I olması olasılığı daha büyüktür. Mursilis I, M.Ö. 1595 yılında Babil’i yerle bir etti ve Hammurabi sülalesine son verdi. Mursilis’in bu yöreyi sürekli egemenliği altında tutmasına olanak bulunmadığından; bu boşluktan Kassitler yararlandılar ve tam 576 yıl sürecek olan Kassit sülalesini kurdular.

Kaynaklar:
1-Gelişim Ansiklopedisi
2-Wikipedia
3-bible-history.com

0 yorum:

Yorum Gönder